YARGITAY Ceza Genel Kurulu ESAS: 2014/86 KARAR: 2015/200
Tarih: 11.05.2016 | Okunma Sayısı: 19417

YARGITAY Ceza Genel Kurulu ESAS: 2014/86 KARAR: 2015/200

YARGITAY Ceza Genel Kurulu  ESAS: 2014/86 KARAR: 2015/200

YARGITAY Ceza Genel Kurulu 
ESAS: 2014/86
KARAR: 2015/200

Kasten yaralama suçundan sanık P.. P..'nın 5237 sayılı TCK'nun 86/2, 31/2 ve 62. maddeleri uyarınca 1 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı kanunun 50/3 ve 50/1-d maddeleri uyarınca cezasının 1 ay 20 gün süre ile internet kafelere gitmekten yasaklanma tedbirine çevrilmesine, "hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan tebligata rağmen 30 gün içerisinde seçenek yaptırımının gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi halinde durumunun ihbarını takiben 1 ay 20 günden ibaret hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verilerek bu kararın derhal infaz edileceğinin 5237 sayılı TCK'nun 50/6. maddesi gereğince suça sürüklenen çocuğa ihtarına", sanık K.. K..'ın ise 5237 sayılı TCK'nun 86/1, 87/3, 31/2, 62, 50/1-a ve 52. maddeleri uyarınca 3.500 Lira adli para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin, Sakarya Çocuk Mahkemesince verilen 15.06.2010 gün ve 506-249 sayılı hükmün sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 14.11.2011 gün ve 17276-16501 sayı ile;

"Adli sicil kaydı bulunmayan sanıklar hakkında CMK 231/5. maddesindeki objektif ve subjektif koşullar ayrı ayrı değerlendirilmeden 'yasal olanak bulunmadığı' şeklinde yeterli ve yasal olmayan gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Yerel mahkeme ise 26.04.2012 gün ve 776-198 sayı ile;

"Yüksek mahkeme ile mahkeme arasında oluşan görüş uyuşmazlığı TCK'nun 50/3. maddesi gereğince (..fiili işlediği tarihte 18 yaşını doldurmamış&S230;bulunanların mahkum edildiği 1 yıl veya daha az süreli hapis cezasının, 1. fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi..) gerektiği yolunda düzenleme getiren hüküm nedeniyle CMK'nun 231. maddesinin somut olayda uygulanma koşulları taşıyıp taşımadığına, bir başka deyişle ve olaya uyarlanmak sureti ile ifade edildiğinde, TCK'nun 50/3. Maddesinde düzenlenen hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesi zorunluluğu nedeniyle çocuklara verilen 5 ay 25 gün hapis ve 1 ay 20 gün hapis cezalarının, kısa süreli olması sebebi ile CMK'nun 231/7. maddesi göz ardı edilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına konu edilip edilmeyeceği ilişkindir. 

CMK'nun 231/7. maddesi açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümdeki hapis cezasının ertelenemeyeceğini ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemeyeceğini öngörmektedir. 

CMK'nun 231/11. maddesi (&S230;hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten sonra denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlenmesi yada denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması halinde mahkemenin, hükmünü açıklayacağını, ancak sanığın durumunu değerlendirerek cezasının yarıya kadar bir kısmının infaz edilmemesine yada koşulların varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkumiyet hükmü kurulabileceğini&S230;) hükme bağlamış olmakla, olayla ilgili bir hüküm kurulması gerektiği artık tartışmasızdır. 

Zira, Yüksek Yargıtay'ın değişik dairelerine ait kararlarda (..kurulmayan bir hükmün açıklanmasının söz konusu olamayacağı..) açıkça vurgulanmaktadır.

Mahkeme, hükmünü kurarken çocukların fiilleri ile ihlal etmiş olduğu normlara müracaat etmiş, sonuçta 5 ay 25 günlük ve 1 ay 20 günlük hapis cezasına ulaşmış, TCK'nun 50/3. maddesi gereğince, suç tarihinde 18 yaşından küçük olanlara sonuçta verilen 1 yıldan az hapis cezalarının seçenek yaptırımlara çevrilmesine ilişkin emredici düzenlemeyi gözeterek CMK'nun 231. maddesinin uygulanamayacağına karar vermiştir.

CMK'nun 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu niteliği ve uygulamada tereddüt ve haksızlar yaratan özellikleri itibariyle halen yerel mahkemelerin farklı uygulamalarına konu olmaktadır. 

Kaldı ki; uygulamada birliğin sağlanması için TCK'nun 50/3. maddesi fiili işlediği tarihte 18 yaşını doldurmamış olanların mahkum edildiği bir yıl ve daha az süreli hapis cezasının mutlaka seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi gerektiğini ve CMK'nun 231/7. maddesi ise açıklanması geri bırakılan hükümdeki hapis cezasının ertelenemeyeceğini ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemeyeceğini ön gördüğüne göre, hangi hükmün uygulanmasından fedakarlık edileceğinin veya hangi hükmün uygulanmasının göz ardı edileceğinin açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.

Bütün bu nedenlerle, bu kamu davasında çocuklara verilen 1 yıldan az hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesindeki zorunluluk nedeniyle CMK'nun 231. maddesinin uygulanmasına yasal engel olduğu" gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir. 

Bu hükmün de sanık Kadir müdafii ve sanık P..'ın babası tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığının 31.01.2014 gün ve 242046 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır. 

CEZA GENEL KURULU KARARI

Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; çocuk sanıklar hakkında hükmolunan kısa süreli hapis cezasının TCK'nun 50. maddesi gereğince zorunlu olarak seçenek yaptırıma çevrildiğinden bahisle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına ilişkin gerekçenin kanuni olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.

İncelenen dosya kapsamından;

Olay günü sanık P.. P.. aralarında "bakma" meselesinden tartışma çıkan katılan O.. Ş..'u boğazından tutup ittiği, sanık P.. ile mağdurun kavga ettiğini gören sanık P..'ın arkadaşı diğer sanık K.. K..'ın da katılanın ellerinden tutup yüzüne kafa attığı,

Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen raporda; katılanın burnunda ve sağ elinde kırık saptandığı, yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderileme- yeceği, sağ elindeki kırığın hayat fonksiyonlarına etkisinin orta (2.) derecede olduğu bilgilerine yer verildiği,

Katılanın aşamalarda; olay günü sanık P..'ın yanından geçerken kendisine dik dik baktığını, niçin baktığını sorduğunu, aralarında sözlü bir tartışma yaşandığını, aynı gün bir müddet sonra yeniden karşılaştıklarında tekrar tartışmaya başladıklarını, sanığın ayağına basıp boğazından tutarak kendisini ittiğini, sonradan olay yerine gelen diğer sanık Kadir'in de kavgaya dâhil olup ellerini burkup yüzüne kafa attığını, burnunun kanamaya başladığını ve sağ elinde bir acı hissettiğini, parmaklarını oynatamadığını beyan ettiği,

Tanık G&S230; olay günü sanık P..ve tanık B.. K.. ile birlikte gezerken Be..'nın bir arkadaşına benzettiği için katılana dikkatli biçimde baktığını, katılanın "ne bakıyorsunuz" diye laf attığını, bir müddet sonra mahallelerinde otururken katılanın önlerinden geçtiğini, sanık P..'ın katılanın yanına gidip onunla tartışmaya başladığını, katılanın P..'a yumruk attığını, daha doğrusu bunu P..'dan duyduğunu, sanık Kadir'in olay yerine sonradan gelip katılanın yüzüne kafa attığını, bu sırada sanık P..'ın katılanı tutması gibi bir durumun olmadığını ifade ettiği,

Tanık B.. K..; olay günü sanık P.. ve diğer tanık G.. ile birlikte gezdikleri sırada sonradan isminin O.. olduğunu öğrendiği katılana birine benzettiği için dikkatli biçimde baktığını, yollarına devam ettiklerini, bir müddet sonra tekrar katılan ile karşılaştıklarında sanık P..'ın katılanın yanına gittiğini, tartışmaya başladıklarını, ancak fiziksel bir temaslarının olmadığını, 1 saat kadar sonra katılanın kendi bulundukları sokaktan geçtiğini gördüklerini, bu kez sanık P.. ile katılanın kavga ettiklerini, ancak sırtını döndüğü için ilk önce kimin kime vurduğunu görmediğini, diğer sanık Kadir'i tanımadığını, onun olay yerine gelip gelmediğini bilmediğini belirttiği,

Tanık L&S230;.Olay günü katılan O.. ile gezerken bir sokaktan geçtikleri sırada tanımadığı bir kızın "bir daha bu mahalleden geçme" gibi bir söz söyleyerek laf attığını, muhatap alıp cevap vermediklerini, ancak kızın arkalarından gelip katılanı ittiğini, bileklerinden tutup iteklediğini, arkasından bir erkek şahsın da gelip katılanın yüzüne kafa attığını söylediği, 

Dinlenen diğer tanıkların olaya ilişkin görgü ve bilgilerinin bulunmadığı, 
Sanık P.. P..; olay günü arkadaşları ile gezerken katılanın "niye bana bakıyorsunuz" diye laf attığını, kendisine bakmadıklarını söylediğini, akşam saatlerinde tekrar rastlaştıklarında bu kez kendisinin ona "ne bakıyorsun" diye sorduğunu, aralarında tartışma çıktığını, ilk önce katılanın kendisine vurup yumruk attığını, katılan ile tartıştığını gören arkadaşı Kadir'in katılanı tutup kafası ile vurduğunu, kendisinin katılana vurmadığını,

Sanık K.. K.. ise; olay günü gezerken katılanın sanık P..'a yumruk attığını gördüğünü, yanlarına gidip P..'ı korumak amacıyla katılana müdahale ettiğini, katılan ellerini tutup parmaklarını bükünce yüzüne kafa attığını savunduğu, 

Sabıkası bulunmayan sanıkların duruşma tutanaklarına yansıyan olumsuz bir davranışının olmadığı, 
Yerel mahkemece, çocuk sanıkların hükmolunan kısa süreli hapis cezası TCK'nun 50. maddesi uyarınca seçenek yaptırıma çevrildikten sonra CMK'nun 231. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususunun değerlendirildiği ve "Çocuğa verilen kısa süreli hapis cezasının zorunlu da olsa seçenek yaptırımlara çevrilmiş olması nedeniyle hakkında CMK'nun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesine yasal imkân bulunmadığına" şeklindeki gerekçeyle talebin reddedildiği, Anlaşılmaktadır. 

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunun 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanunun 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkrayla büyükler için de uygulamaya konulmuş, aynı kanunun 40. maddesi ile 5395 sayılı Kanunun 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılıklar hariç tutulmak kaydıyla çocuk suçlular ile yetişkin suçlular, hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tâbi kılınmıştır.

Başlangıçta yalnızca yetişkin sanıklar yönünden şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak hüküm altına alınan, bir yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezaları için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması 5728 sayılı Kanunun 562. maddesi ile 5271 sayılı Kanunun 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklik sonucu, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezalarına ilişkin suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiş, 6545 sayılı Kanunla maddeye "denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez" hükmü eklenmiştir.

5560, 5728, 5739 ve 6008 sayılı Kanunlarla 5271 sayılı CMK'nun 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;

1) Suça ilişkin olarak;
a- Yapılan yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası olması,
b- Suçun Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,

2) Sanığa ilişkin olarak;
a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması, 
b- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
c- Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önüne alınarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
d- Sanığın, hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması,
Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.

Bu şartların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve onsekiz yaşından büyük olan sanıklar beş yıl, suça sürüklenen çocuklar ise üç yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulacaktır.

Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükmü, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CMK'nun 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. 

Uyuşmazlığın çözümü açısından kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar konusu üzerinde de durulması gerekmektedir:

5237 sayılı TCK'nun "Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar" başlıklı 50. maddesi;

"1) Kısa süreli hapis cezası, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre,
a) Adlî para cezasına,
b) Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesine,
c) En az iki yıl süreyle, bir meslek veya sanat edinmeyi sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkanı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmeye,
d) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanmaya,
e) Sağladığı hak ve yetkiler kötüye kullanılmak suretiyle veya gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılarak suç işlenmiş olması durumunda; mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, ilgili ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınmasına, belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanmaya,
f) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle ve gönüllü olmak koşuluyla kamuya yararlı bir işte çalıştırılmaya,
Çevrilebilir.

2) Suç tanımında hapis cezası ile adlî para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hallerde, hapis cezasına hükmedilmişse; bu ceza artık adlî para cezasına çevrilmez.

3) Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir.

4) Taksirli suçlardan dolayı hükmolunan hapis cezası uzun süreli de olsa; bu ceza, diğer koşulların varlığı halinde, birinci fıkranın (a) bendine göre adlî para cezasına çevrilebilir. Ancak, bu hüküm, bilinçli taksir halinde uygulanmaz.

5) Uygulamada asıl mahkûmiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adlî para cezası veya tedbirdir.

6) Hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi halinde, hükmü veren mahkeme kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verir ve bu karar derhal infaz edilir. Bu durumda, beşinci fıkra hükmü uygulanmaz.

7) Hükmedilen seçenek tedbirin hükümlünün elinde olmayan nedenlerle yerine getirile- memesi durumunda, hükmü veren mahkemece tedbir değiştirilir" şeklinde düzenlenmiştir. 

5237 sayılı TCK'nun 50/3. maddesindeki düzenleme ile fiili işlediği tarihte 18 yaşından küçük sanıkların daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak şartıyla mahkûm olunan bir yıl veya daha az süreli hapis cezalarının, aynı maddenin 1. fıkrasındaki seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi zorunlu kılınmış ve bu husus herhangi bir takdire bağlanmamıştır. Bu nedenle maddede yazılı şartlarının oluşması halinde başka herhangi bir değerlendirme yapılmadan özgürlüğü bağlayıcı cezanın seçenek yaptırımlardan birisine dönüştürülmesi gerekmektedir. 

Buna karşılık CMK'nun 231/7. maddesi; "Açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde, mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez" şeklinde düzenlenmiş olup, açıklanması geri bırakılan hükümde yer alan hapis cezasının ertelenemeyeceği ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırıma çevrilemeyeceği belirtilmiştir.

Ceza Genel Kurulunun 19.02.2008 gün ve 346-25, 03.02.2009 gün ve 250-13 ile 29.09.2009 gün ve 130-213 sayılı kararları başta olmak üzere birçok kararında da açıkça belirtildiği gibi, şartlı bir düşme nedeni oluşturan hükmün açıklanmasının geri bırakılması, objektif şartların (mahkumiyet, suç niteliği ve ceza miktarı, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmama, zararın giderilmesi) varlığı halinde, 6008 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önce re'sen, bu değişiklikten sonra ise sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması halinde mahkemece diğer kişiselleştirme hükümleri olan seçenek yaptırımlara çevirme ve ertelemeden önce değerlendirilmesi gerekmektedir. 

Öte yandan kanun koyucu, kişi hakkında kurulan hükmün hukuki sonuç doğurmamasını ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile belirli şartların gerçekleşmesi halinde kişilerin işledikleri bir takım suçlardan dolayı adli yönden lekelenmemeleri için bir fırsat tanımak istemiştir. Kanun koyucu, 5271 sayılı CMK'nun 231. maddesine 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını düzenlediği 5-14. fıkraları eklediği aşamada 5237 sayılı TCK'nun 50/3. maddesindeki yasal düzenlemeyi ve zorunlulukları bilmektedir. Buna rağmen CMK'nun 231. maddesinin 7. fıkrasındaki düzenlemeyi yapmakla, açıklanması geri bırakılan hükümlerde 5237 sayılı TCK'nun 50/3. maddesindeki yaptırıma çevirme zorunluluğunun uygulanmamasını istediği yönündeki iradesini açıkça ortaya koymuştur.Aksi görüşün kabulü, daha önce hapis cezasına mahkum olmamış çocuklar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmaması suretiyle adli yönden lekelenmeme haklarının ellerinden alınması sonucunu doğurur ki, bu sonuç hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının düzenleniş amacına açıkça aykırıdır. 

Bununla birlikte, şartların gerçekleşmemesi nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi veya açıklanması geri bırakılan hükmün 5271 sayılı CMK'nun 231. maddesinin 11. fıkrası uyarınca açıklanması sırasında 5237 sayılı TCK'nun 50/3. maddesinde yer alan seçenek yaptırımlara çevirme zorunluluğu mahkemece gözönüne alınacaktır.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Geçmişte sabıkası bulunmayan ve kısa süreli hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilen çocuk sanıklar hakkında yerel mahkemece, hüküm tarihi itibarıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce re'sen değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, sanıklara verilen kısa süreli hapis cezasının TCK'nun 50/3. maddesi uyarınca zorunlu olarak seçenek yaptırıma çevrildiği gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. 

Diğer taraftan kabule göre de; ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 10.06.2014 gün ve 180-324 sayılı kararında açıklandığı üzere 5237 sayılı TCK'nun 50. maddesinin 6. fıkrası ile yalnızca yetişkin sanıklarla ilgili bir düzenleme öngörülmüş olduğundan, kısa süreli hapis cezası aynı kanunun 50. maddesi uyarınca seçenek tedbire çevrilen çocuk sanık P.. hakkında seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine 30 gün içinde başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi halinde kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infaz edileceğinin ihtarına karar verilmesi de isabetsizdir. 

Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün hüküm tarihi itibariyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükmünün diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce re'sen değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, sanıklar hakkında hükmolunan kısa süreli hapis cezasının TCK'nun 50/3. maddesi uyarınca zorunlu olarak seçenek yaptırıma çevrildiği gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi ve kabule göre de 5237 sayılı TCK'nun 50. maddesinin 6. fıkrası ile yalnızca yetişkin sanıklarla ilgili bir düzenleme öngörülmüş olduğundan, kısa süreli hapis cezası aynı kanunun 50. maddesi uyarınca seçenek tedbire çevrilen çocuk sanık P.. hakkında seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine 30 gün içinde başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi halinde kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infaz edileceğinin ihtarına karar verilmesi isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmelidir.

SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

1- Sakarya Çocuk Mahkemesinin 26.04.2012 gün ve 776-198 sayılı direnme hükmünün, hüküm tarihi itibariyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükmünün diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce re'sen değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, sanıklar hakkında hükmolunan kısa süreli hapis cezasının TCK'nun 50/3. maddesi uyarınca zorunlu olarak seçenek yaptırıma çevrildiği gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi ve kabule göre de 5237 sayılı TCK'nun 50. maddesinin 6. fıkrası ile yalnızca yetişkin sanıklarla ilgili bir düzenleme öngörülmüş olduğundan, kısa süreli hapis cezası aynı kanunun 50. maddesi uyarınca seçenek tedbire çevrilen çocuk sanık P.. hakkında seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine 30 gün içinde başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi halinde kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infaz edileceğinin ihtarına karar verilmesi isabetsizliklerinden BOZULMASINA, 

2- Dosyanın, mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 09.06.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

www.kararara.com

10.05.2016

23.11.2024
AV. FUNDA ÖZTÜRK ALTUNTAŞ
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.