Vekilin Dikkat ve Özen Yükümlülüğü
Tarih: 1.04.2016 | Okunma Sayısı: 1905

Vekilin Dikkat ve Özen Yükümlülüğü

Vekilin Dikkat ve Özen Yükümlülüğü

T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

 

E. 2014/34423

K. 2015/30153

T. 15.10.2015

 

DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacılar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde taraflardan gelen olmadığından incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR : Davacılar, küçük çocukları M.. N..'nin 10/05/2007 tarihinde davalı tarafından poliklinikte sünnet edildiğini, ancak yaptığı tıbbi hata nedeniyle çocuğun organında siyahlaşma, morarma ve kabuklaşma başladığını, bunun üzerine çocuğun bir dizi ameliyata ve uzun süren tedavilere maruz kaldığını, çocuğun organının 2/3'ünün bulunmadığını ve baş kısmının tamamen işlevsiz durumda olduğunu, tedaviler sonucunda çocuğun tamamen iyileşip iyileşemeyeceğinin de belirsiz olduğunu ve çocuğun cinsiyetini yitirdiğini, tüm bu olumsuzlukların ailenin tüm yaşamını felce uğrattığını ileri sürerek, davacı anne için 75.000,00TL manevi, 4.000,00TL maddi, davacı baba için 75.000,00TL manevi, 5.000,00TL maddi, küçük çocuk için 100.000,00TL manevi, 1.000,00TL de maddi tazminat olmak üzere toplam 260.000,00TL tazminatın haksız eylemin meydana geldiği 10/05/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemişlerdir.

Davalı, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, ispatlanamayan davanın reddine, karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.

1-Dava, davalı doktorun sünnet operasyonunu hatalı yapması sonucu, küçüğün cinsel organının işlevini yitirmesine sebebiyet vermesi nedeniyle istenilen maddi-manevi tazminata ilişkindir. Taraflar arasındaki ilişki vekalet sözleşmesidir. Vekil, vekalet görevini yerine getirirken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışlarının özenli olmayışından doğan zararlardan sorumludur. O nedenle, vekil konumunda olan doktorların bilim ve teknolojinin getirdiği bütün imkanları kullanmak suretiyle özen borcunu yerine getirmeleri gerekir.

Mahkemece, her ne kadar alınan adli tıp raporu işaret edilmek suretiyle, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş ise de, alınan rapor incelendiğinde, "Sünnetin yapıldığı 10.05.2007 tarihinden, Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik Cerrahi Anabilim Dalı tarafından yatırıldığı 29.05.2007 tarihine kadar 19 gün olduğu, bu döneme kadar yapılan sünnetin kontrolünün yapılıp yapılmadığının belgelenemediği, küçüğün penisinde oluşan nekrozun sünnet esnasında bir tıbbi uygulama hatası mı yoksa sünnet sonrası yara bakımı ve pansumanın hatalı yapılmasından mı kaynaklandığının ayrımının yapılamadığı oy birliği ile mütalaa olunur." şeklinde rapor verildiği; raporda davalı tarafından yapılan sünnet operasyonunda kusur bulunup bulunmadığı yeterli şekilde değerlendirmeye tabi tutulmadığı gibi, hükme esas olacak şekilde bilimsel görüş de sergilenmediği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, bu konuda rapor düzenlemeye ehil ve donanımlı bir Üniversiteden, aralarında plastik cerrahi, çocuk cerrahisi ve üroloji uzmanlarının bulunduğu, akademik kariyere sahip 3 kişilik bilirkişi kurulundan, dava konusu olayda davalı doktora atfı kabil bir kusur olup olmadığı hususunda, nedenlerini açıklayıcı, taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak, davalının kusurlu olup olmadığının belirlenmesi, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu yön göz ardı edilerek, eksik incelemeye dayanılarak, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

2-Bozma nedenine göre, davalının temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ :  Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, 2.bent gereğince davalının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan 25,20 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, HUMK'nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.

31.03.2016

23.11.2024
AV. FUNDA ÖZTÜRK ALTUNTAŞ
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.