3 Aralık Birleşmiş Milletler tarafından 1992 yılından beri uluslararası bir gün olarak kabul edilen, toplumda engelli bireyler açısından farkındalık yaratması ve empati kurulmasını hedefleyen bir gündür. Bu gün tüm dünyada engellilerin hakları, kazanımları ve yaşam standartlarının geliştirilmesi açısından bir bilinç oluşturmuş, engellilerin topluma kazandırılmasında sosyal devlet ve yardımsever birey olmanın önemini pekiştirmiştir.
Kısaca bu günün temellerinin atılmasına ve devamında gelişimine olanak sağlayan mevzuatlar, 5378 Sayılı Engelliler Yasası, BM Genel Kurulu’nda oylamasız kabul edilen Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme ve ekleridir. Bu düzenlemelerin temeli 2000 li yılların başında atılmış olup, esasen yakın geçmişi kapsamaktadır. Hukuki alandaki koruma geç kaldığından bu düzenlemenin toplumsal, sosyal ve ekonomik alana yansıması da geç olmuştur. İlgili düzenlemelerin amacı, engellilerin tüm insan hak ve temel özgürlüklerinden tam ve eşit şekilde yararlanmasını teşvik ve temin etmek ve insanlık onurlarına saygıyı güçlendirmektir.
Peki, nedir engelli kavramı? Engelli; diğer bireylerle eşit koşullar altında topluma tam ve etkin bir şekilde katılımlarının önünde engel teşkil eden uzun süreli fiziksel, zihinsel, düşünsel ya da algısal bozukluğu bulunan kişiler olarak tanımlanmıştır. Hedef, tam ve eşit şekilde temel hak ve özgürlüklerden yararlanmaktır. Engelli hakları ayrımcılığın her türüne karşı olma ve herkesin eşit olması temeline dayanmaktadır. Engelli hakları pozitif ayrımcılık temelinde değil, fırsat eşitliği temelinde yükselmektedir.
İç hukuk düzenimize baktığımızda, uluslararası mevzuat ile uyumlu olarak düzenlemeler olduğu görülmektedir. Özellikle Anayasanın 42. maddesi 8. fıkrası mevzuatların yaşama geçirilebilmesi açısından önemli bir maddedir. Bu maddeye göre; “Devlet, durumları sebebiyle özel eğitime ihtiyacı olanları topluma yararlı kılacak tedbirleri alır” ilkesine bağlı olarak öncelikle eğitimi hedeflemiştir. Bunun yanında engellilerin kamusal haklarda, ulaşımda indirim, şehir içi ulaşım, eğitim sektörü, sağlık sektörü, vergi ayrıcalıklardan yararlanma gibi ayrıcalıkları da bulunmaktadır.
Her ne kadar sözü edilen haklar pozitif hukukta güvence altına alınmış ise de engelli haklarının pratik hayata yansıyıp yansımadığı ve ne kadar uygulamaya geçtiği tartışma konusudur. Bu konuda devlet kurumları üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmekte yavaş ilerleme kaydettiği kanaatindeyiz. Aradaki farkın kapanması adına çözüm önerileri kapsamında avukat, psikolog, özel eğitim uzmanı, yaşam koçu ve sosyologlardan oluşan kadrolardan destek alınması, engelli ailelerine yönelik düzenli olarak eğitim ve bilgilendirme toplantıları yapılması, sosyal organizasyon ve grup faaliyetleri yürütülmesi (sinema, tiyatro, yemek ve piknik), evden çıkması güç olan engellilere, tekerlekli sandalye kullanımına uygun olarak düzenlenmiş ücretsiz ulaşım olanaklarının sağlanması sayılabilir. Bu hizmetlerden bazılarının hayata geçirildiği görülmektedir. Ancak engelli bireylerin ve ailelerin dahi haklarını yeterince bilmediği veya bilseler de talep etmekte çekindiği gözlemlenmiştir. Bunun sebebi ailelerin bilgilendirilmemesi ve hakların yaygınlaşması için medya, broşür, reklam araçları, etkinlikler, STK’lar ile yeterli iletişime geçilmemesidir. Bu köprünün kurulması ve farkındalığın artırılması amacıyla çalışan TBB İnsan Hakları Merkezi bünyesindeki Engelli Hakları Komisyonu faaliyetleri ile insan hayatına doğrudan dokunan ve pozitif hukuk ile pratik hayattaki sinerjiyi sağlayan hukukçuların, hakların kullanılmasında ya da hak ihlallerinde en büyük görevi üstlendiği kanaati ve bilinci ile doğrudan fayda sağlayan somut adımlar atmayı hedeflemektedir.
Engelli olmakla birlikte, hayat mücadelesi de veren ve hayatlarını onurlu bir biçimde geçirmek adına ekonomik ve sosyal hayatın içerisinde yer alan engelli bireylerimiz bizim için birer güç kaynağıdır.
Hayatın neredeyse her alanından kendilerini soyutlamak zorunda kalan engelliler için yapılabilecek en iyi şey; ‘engelleri ortadan kaldırmaktır’. Engelli olmanın bir kusur olmadığı ve hepimizin engelli olma potansiyeli taşıdığımızı düşünerek, kendilerine değer verildiğini ve her zaman yanlarında olduğumuzu hissettirdiğimiz günler dileğiyle. Unutmamalıyız ki hayatta en büyük engel sevgisizliktir.
Türkiye Barolar Birliği İnsan Hakları Merkezi
Engelli Hakları Çalışma Grubu